Elektriği Kim Buldu


Hayatımızın olmazsa olmazı olan elektrik kim tarafından ne zaman bulundu sorusunun cevabı oldukça karışıktır. Birkaç cevabı olan bu sorunun cevabını yazımızda bulabilirsiniz. Elektrik bir enerji çeşidi olup, iki cismin birbiri ile sürtünmesi sonucu, sıkıştırma gibi bir mekanik etkinin olduğu sırada ya da ısının bazı kristallere olan etkisinden dolayı meydana gelen ve etkisini de itme, çekme, kimyasal, mekanik veya ısı olayları şeklinde gösteren bir icattır. Yunanca elektron kelimesinden türemiş olan elektrik kelimesi günümüzde de kullanılmaktadır. Elektrik aslında yüzyıllar önce kehribarın örneğin kumaş gibi maddelere sürtünmesinin ardından kıl veya toz gibi hafif olan cisimleri kendisine çekmesi ile beraber tanınmaya başlanmıştır.
İçerik Tablosu
Elektriğin keşfi nasıl gerçekleşti
Yunanlı bir bilgin ve filozof olan Thales ( M.Ö. 640-546) yukarıda bahsedilen kehribar kumaş olayının sadece kehribar ile alakalı olduğunu düşünmüş ve elektron adını ilk defa burada kullanmıştır. Ancak aradan yıllar geçmesi ile birlikte elektriğin bazı kanunları bulunmuştur. Açıklamada da yer aldığı gibi İsa’da yaklaşık 600 yıl önce, Yunanlı bilginler bir yere devamlı olarak sürtünen bir cismin, bunun sonucunda kızan amberin, kağıt veya mantar parçaları türünden hafif olan maddeleri çekebilme yeteneklerinin farkındaydılar.
İngiliz bilim adamı olan William Gilbert 16. Yüzyılın sonlarına doğru elektriği ciddi anlamda incelemeye başlayan kişi olarak tarihe geçmiştir. Elektrik terimini ilk kullanan kişilerden biri olarak tanınan William Gilbert statik yani durgun elektrik ile manyetizma arasındaki ilişkiler üzerinde araştırmalar yaparak günümüzdeki elektrik yüzlerinin artı ve eksi oluşları oluşlarını belirleyerek adlandırılmasını gerçekleştirdi. Birçok kişi tarafından William Gilbert elektrik ve manyetizmanın veya elektriğin babası olarak bilinmektedir. Yani elektriği kim buldu sorusunun cevaplarından biri olarak William Gilbert gösterilebilmektedir.
Joseph Priestley ise 1767 yılında elektrik yüklerinin birbirlerini çektiğini keşfetti ve bu çekmenin kuvvetini ise aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak bulmuştur.


Alessandro Volta ve Pili İcat Etmesi
Sürtme olayı sonucu meydana gelen durgun yani statik elektriğin dışında akan elektriğin buluşu ise 1800yılında İtalyan bilim adamı olan Alessandro Volta’nın yaptığı deneyler sonucu ortaya konulmuştur. Daha sonra ise Alessandro Volta yapmış olduğu deneyler ile ilk elektrik pilini ve sonrasında da ilk elektrik akımını elde etmeyi başarmıştır. Elektrik akımına Volt adının verilmesi de buradan kaynaklanmaktadır.
Ancak tüm bunlara rağmen 1672 yılına kadar elektriğin icat edilmesi ile ilgili kayda değer herhangi bir buluşun veya araştırmanın olduğu söylenememektedir. 1672 yılında ise, Otto van Guericke isminde olan bir adam, elini hızlı bir şekilde dönen kükürt yani sülfür kürenin karşısına tutarak daha güçlü bir elektrik üretmeyi başarmıştır.
1729 yıllarına gelince ise Stephen Gray adındaki bir bilim adamının metaller gibi bazı maddelerin bir yerden başka bir yere elektriğin iletildiğini keşfetmiştir. Bu tür iletken olan maddeleri ise ‘kondüktör-iletken’ şeklinde tanımlamışlardır. Amber, cam, kükürt ve balmumu gibi bazı diğer maddelerin ise elektriği taşımadığı yani iletken olmadığı keşfedilmiştir. Bu türdeki iletken olmayan maddelere ise yalıtkan adını vermişlerdir.
Benjamin Franklin ve buluşları
Son derece önemli adımlardan biri de aynı doğrultuda 1733 yılında Du Fay adındaki Fransız bir bilim adamının pozitif ne negatif elektrik yüklerini bulması ile birlikte gerçekleşmiştir. Ancak Du Fay pozitif ve negatif elektrik şarjlarının yani elektrik yüklerinin iki farklı türde elektrik olduğunu sanarak yanılmıştı. Buna rağmen, elektriğin günümüzdeki en gerçeğe yakın tanımı Benjamin Franklin tarafından gerçekleşmiştir. Benjamin Franklin’in düşüncelerine göre ise doğada bulunan tüm maddelerin yapısında aslında elektriksel bir akış gerçekleşmekteydi. Benjamin Franklin belirli olan iki madde arasındaki sürtünmenin, meydana gelen bu akıştan sadece bir kısmının, miktar olarak bakıldığında fazlalık meydana getirecek şekilde diğer maddeye geçmesine neden olduğunu düşünmekteydi. Ve bugün bu meydana gelen akışın negatif yüklerden oluştuğunu söyleyebildiğimiz için elektriği kim buldu sorusunun cevaplarından biri olarak da Benjamin Franklin’i gösterebiliriz.
Elektrik ile ilgili en önemli gelişmelerden ve araştırmalardan biri de hiç şüphesiz ki Alessandro Volta tarafından gerçekleştirilmiştir. Alessandro Volta’nın 1800 yılında ilk pili yani bataryayı keşfetmesi hiçbir tartışmayı kabul etmeyen bir gerçek olarak günümüze kadar gelmiştir. Bahsi geçen batarya ilk güvenilir ve devamlı olan elektrik kaynağı niteliği taşıması ile diğer uygulamalar ve buluşlar yolunda dünya çapında bir kılavuzluk meydana getirmiştir.
1808 yılında ise Humphry Davy, elektrik akımı bulunduran iki tane kömür elektrodu birbirinden ayırarak bir ark oluşturmayı başarmıştır. Oluşturulan bu elektrik ardı ile birlikte ise elektriğin ısı veya ışık enerjisine dönüştürülebildiği ortaya konulmuş ve görülmüştür. Hans Christian Orsted, 1820 yılında içerisinden elektrik akımı geçen bir iletkenin yakınlarındaki bir mıknatıs iğnesinin saptığını gözlemlemiştir. Bunun sonucunda ise elektrik akımının iletken bir çevre içerisinde magnetik bir alan oluşturduğu sonucuna varılmıştır.


Nikola Tesla ve Alternatif Akımın (AC) Keşfedilmesi
Sırp asıllı olan Amerikan mühendis Nikola Tesla, 1900’lü yılların başlarında gerçekleştirmiş olduğu keşifler ile elektrik mucidi ve sihirbazı olarak tanınmıştır. Nikola Tesla, günümüzdeki ticari elektriğin oluşturulmasında oldukça büyük bir katkıya sahiptir. Edison ile birlikte çalışmalara katılmış olan Nikola Tesla daha sonrasında da elektromanyetizma ile ilgili birçok devrim niteliğindeki gelişmelere katkıda bulunmuş bir bilim adamıdır. Yapmış odluğu devrim niteliğindeki en önemli gelişmeler arasında ise alternatif akım (AC), çok fazlı elektrik dağıtım sistemi ve alternatif akım motorları yer almaktadır.
Daha sonralarında ise yine Amerikalı olan bir sanayici ve mucit George Westinghouse, Nikola Tesla’nın keşfetmiş olduğu alternatif akım motorunu satın alarak geliştirmeye çalışmıştır. Nikola Tesla, Geroge Westinghouse ve diğer birçok bilim adamının yapmış olduğu çalışmalar sonucunda ise elektriğin geleceği ile ilgili doğru akımdan ziyade alternatif akımdan yana olduğu ortaya konulmuştur.
Tüm yapılan bu çalışmalar sonucunda ise elektriğin laboratuar duvarlarını aşarak günlük yaşamdaki ve sanayideki yerini alma süreci yaklaşık olarak 19.yüzyılın ikinci yarısı sıralarında başlamıştır. Zénobe-Théopline Gramme ise yine bu yıllarda havai hatlar aracılığı ile elektrik enerjisinin oldukça etkin bir şekilde iletilebileceğini ortaya koymuştur. 1881 yılında Thomas Alva Edison’unNew York’ta ilk elektrik üretim merkezi ile beraber dağıtım şebekesini kurması sonucu elektrik enerjisi hem sanayide hem de günlük yaşamdaki evlerde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır.
Elektriğin Enerji Olarak Günümüzde Kullanımı
Yıllarca birçok çalışma ve araştırma sonucu keşfedilmiş olan elektriğin enerji olarak kullanılması yaklaşık olarak 1880’li yılların başında gerçekleşmiştir. Ancak bundan önce ise bu safhaya gelinebilmesi için birçok çalışma gerçekleşmiştir. M.Ö. Thales’in elektrostatik ile ilgili buluşları, İtalyan fizikçi olan Volta’nın 1800 yıllarında yapmış olduğu pil, yine fizikçi olan Hans Cristian Orsted’in manyetizma ve elektrik ile alakalı çalışmaları, fizikçi Arago ve Ampere’nin elektrik akımı sonucu meydana gelen magnetik alan ile ilgili gerçekleştirdiği tespitleri ve son olarak Michael Faraday’in incelemeleri sonucu bulduğu mekanik enerjinin elektrik enerjisine çevrilmesi bu çalışmaların başlıcalar arasındadır.
Faraday’dan sonra Fransız bilim adamı olan Hippolyte Pixli alternatif akım jeneratörü yapmıştır. Ve son olarak Thomas Edison’un ampulü keşfetmesi ile beraber elektrik enerjisi aydınlatma amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.